Tükürük bezi hastalıklarında “Sialendoskopi” dönemi

Tükürük bezi hastalıklarının teşhis ve tedavisinde endoskopik girişimsel bir süreç olan sialendoskopi prosedürü her geçen gün yaygınlaşıyor.

Sialendoskopi yoluyla büyük cerrahilere gerek kalmadan birçok tükürük bezi hastalığının kesi yapılmadan, dikişsiz ve konforlu bir halde tedavi edilebildiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Evren Erkul, “Tükürük bezi rahatsızlıklarının tedavisi evvelce büyük cerrahiler gerektirirken, yeni bir teknoloji olan bu endoskopik sistemle tedaviler artık daha az girişimsel bir hale geldi. Buna paralel olarak da komplikasyonlar ve süreç müddeti azaldı, hastanede yatış mühleti kısaldı ve hastaların tedavi süreci daha konforlu bir hale geldi” açıklamasında bulundu.

Tükürük bezi hastalıklarının “tıkayıcı” ve “tıkayıcı olmayan” olmak üzere ikiye ayrıldığını paylaşan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Evren Erkul, “Tükürük bezlerinin kronik hastalıkları ve enfeksiyonları oluyor. Ayrıyeten radyoaktif iyot alındığında yahut birtakım otoimmün hastalıklarda tükürük bezinin az çalışması ya da tükürük bezinin şişmesi ortaya çıkabiliyor. Tükürük bezi kanalları içinde taş oluşumu ve darlıklar sonucu tükürük salgısı azalabiliyor ve ağız kuruluğu ortaya çıkabiliyor. Tekrarlayan tükürük bezi şişmelerine sebep olan enfeksiyonlarda ve sayılan bütün bu sıhhat problemlerinin teşhis ve tedavisinde de sialendoskopiden faydalanabiliyor” dedi.

Prof. Dr. Bülent Evren Erkul, “Tükürük salgısının az olmasına bağlı olarak oluşan ağız kuruluğu, tükürük bezinin yemek yerken şişmesi, tekrarlayan tükürük bezi enfeksiyon ve şişmeleri olması, radyoaktif iyot tedavisi alınması sonrası tükürük azalması ve ağız kuruluğu durumlarında, yutmada zorluk çekme, çeşitli diş enfeksiyonlarında artış üzere problemler gözlemlenirse o vakit bir KBB hastalıkları uzmanına başvurulmalı” ikazında bulundu.

Uygulama müddeti şahıstan şahsa değişiyor

Sialendoskopi ile 1.6 yahut 1.1 milimetre çapındaki teleskoplarla tükürük bezlerinin kanalları içine ağız içinden girilip gözlemlendiğini anlatan Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Evren Erkul, “Kanalların küçücük deliklerinden girilerek teleskoplar yardımıyla bu kanallar genişletiliyor ve teleskoplar genişletilmiş kanallara sokularak bütün kanal boyunca müşahede yapılıyor. Kanalda bulunan taş yahut darlık üzere problemler bu formda tedavi edilebiliyor. Süreç müddeti bazen 1 saatte bitebileceği üzere bazen 5-6 saatlere kadar uzayabiliyor. Zira kimi durumlarda büyük bir taşa rastlanabiliyor ve onu kırıp çıkarmak ve hatta kanal içine girmek bile bazen çok uzun vakit alabiliyor. Taşlar bazen direkt alınabildiği üzere bazen lazer yahut litotripsi ile kırılıp küçültülerek bir yahut birkaç seansta alınıyor. Süreci etkileyen bütün faktörler şahıstan şahsa ve hastalıktan hastalığa değişebiliyor” diye konuştu.

Bazı hastaların anatomik sebepler nedeniyle ağız içinden tükürük bezi kanallarına girilemediğini paylaşan Prof. Dr. Erkul, “Bazen de kanal çok dar ve külfetli olabiliyor. Bu üzere istisnai durumlar haricinde bu formül herkese uygulanabilir” dedi.

Hasta birebir gün meskenine gidebilir

Uygulamada hem lokal anestezi hem de genel anestezi tercih edilebildiğini vurgulayan Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Evren Erkul, “Genel anestezi tercih edilirse hastanın bir gece müşahede altında kalması gerekiyor. Lokal anestezi tercih edilirse süreçten sonra hasta gün sonunda rahatça yürüyerek meskenine gidebilir” hatırlatmasında bulundu.

Açık cerrahide çoklukla tükürük bezinin büsbütün alındığını paylaşan Prof. Dr. Bülent Evren Erkul, “Bu büyük ve biraz da radikal bir cerrahi operasyon olduğu için haliyle daha fazla risk barındırıyor. Sialendoskopi sürecinde ise tükürük bezini almadan ve büyük oranda koruyarak daha az girişimsel bir operasyon gerçekleştiriliyor. Bilhassa son 10 yıldır dünyada tanınan olmaya başlayan yolun kullanımı her geçen gün daha da artıyor” dedi.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı