Birlikte yeni yerlere gitmek ilişkiyi taze tutuyor!

İlişkinin erken romantik devrinde yapılan aktiflikleri hatırlayın

İlişkilerde heyecanın azalmaya başlamasının her vakit sevginin yok olduğu ya da azalmaya başladığı manasına gelmeyeceğini söz eden uzmanlar, sıkılma hissinin, bağlantı ile ilgili bir sorun değil de tahminen ruh halindeki genel bir sıkılmanın yansıması olabileceğini vurguluyor. Günlük hayattaki rutinleri değiştirme ve münasebette de paylaşımı arttırmanın değerine işaret eden  Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy, bağlarda aksiye odaklanmanın, sessizliğe bürünüp uzaklaşmanın, kızgınlık ve tatminsizlik hislerine yol açacağını ve bağlantıyı olumsuz etkileyeceğini söyledi.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikoloji Hizmetleri Genel Koordinatörü ve Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy, ilgileri canlı tutma konusunu kıymetlendirdi.

İlişkilerde heyecanın azalmaya başlaması her vakit sevginin yok olduğu manasına gelmiyor

Uzun periyodik münasebetlerde canlılığı ve tazeliği müdafaada her çift için geçerli olacak tek ve kolay bir tahlil olmasa da bağlantıya heyecan ve güç katmak için kullanılabilecek kimi genel stratejilerden kelam edilebileceğini tabir eden Demirsoy, şunları lisana getirdi:

“İlişkilerde heyecanın azalmaya başlaması her vakit sevginin yok olduğu ya da azalmaya başladığı manasına gelmez. Sıkılma hissi, alaka ile ilgili bir sorun değil de tahminen ruh halindeki genel bir sıkılmanın yansıması da olabilir. Bu türlü ise şayet, bunu değiştirmenin en pratik yolu günlük hayattaki rutinleri değiştirmek ve münasebette de paylaşımı arttırmaktır.

Örneğin daima birebir yerlerde yemek yemek yerine farklı yerde yemek, çift olarak birlikte deneyimlenecek yeni bir hobi edinmek üzere aktivitelerle rutinleri kırmak yararlı olabilir. Bir şeylerin eksikliği hissedildiğinde köşeye çekilip buna üzülmek yerine bağlantıyı geliştirecek, memnunluk ve doyumu arttıracak tavırlar benimsenmeli. Aksiye odaklanmak, sessizliğe bürünüp uzaklaşmak kızgınlık ve tatminsizlik hislerine yol açacak ve uzun vadede ilgiyi daha olumsuz etkileyecektir.”

İlişkiyi geliştirecek uygun stratejiyi belirleyebilmek için sorular…

Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy, bağlantıyı geliştirecek uygun stratejiyi belirleyebilmek için öncelikle kendine birkaç soru sorarak işe başlamak gerektiğini belirterek, o sorulardan kimilerini şöyle lisana getirdi:

“Can düşüncesi mı yoksa bağlantıda bir şeylerin eksikliğini (ya da fazlalığını) mi hissediyorsunuz? Bunları düşünmek için biraz vakit harcamak gerekir. Şu sorulara yanıt bulmaya çalışın; ‘Yaşamınızdan genel olarak şad musunuz? Genel hayat memnuniyetsizliğiniz bağda eksiklik hissetmenize yol açıyor olabilir mi? Bir alakadan neler beklersiniz ve ilginiz bu beklentilerinizi karşılıyor mu? İlginizde sizin için eksik ya da fazla olan, olmasını/olmamasını istediğiniz şeyler neler? Eşinizin ilgiden beklentileri neler ve siz onun bu beklentilerine ne ölçüde karşılık verebiliyorsunuz? Münasebetinizin hangi tarafları size sorun veriyor ya da eksiklik hissettiriyor? Nelerin artması, gelişmesi bağınızı daha canlı ve doyum verici hissettirir? Hangi alanlara odaklanmak gerektiğini bilirseniz buna yönelik tahliller üretebilirsiniz.”

Olumsuz bakış açısıyla hayatta hiçbir şeyden olumlu sonuç alınamaz

Sorunun ismini koyduktan sonra tahlil üretmenin de kolaylaşacağını anlatan Demirsoy, şöyle devam etti:

“Ulaştığınız farkındalık doğrultusunda şu tahlillerden birini ya da birkaçını deneyebilirsiniz:

Düşünme biçiminizi değiştirin

‘Bilişsel yine değerlendirme’ dediğimiz bu strateji, olaylar hakkındaki niyet ve hisleri değiştirmek için o durumu farklı açılardan ele alarak farklı biçimde yorumlamayı içerir. Bu strateji ile eksiklere odaklanmak yerine ilişkinizin/eşinizin olumlu niteliklerine odaklanabilir ve bu özelliklerin ilginize, hayatınıza nasıl katkıda bulunduğunu düşünebilirsiniz. Unutmamak gerekir ki olumsuz bakış açısıyla hayatta hiçbir şeyden olumlu sonuç alamazsınız ve hiç kimse, hiçbir alaka harika değildir. Karşınızdaki kişiyi size uymayan tarafları ile, olduğu üzere kabul edebilmek ve ilgiyi geliştirmek için de olaylara daha olumlu, olumlu bir bakış açısı geliştirmeyi öğrenmek gerekir.

Rutinleri değiştirin

Birbirinizi yeni şeyler öğrenmeye teşvik etmeli ve bu yolda desteklemelisiniz. Pek çok şey can kahrına katkıda bulunabilir lakin bağlar için genel olarak iki başlık altına toplayabiliriz; ‘uyarılma eksikliği’ ve ‘yenilik eksikliği’. Eşlerin ferdî olarak kendi başlarına yaptıkları aktifliklerin de hayat doyumunu arttırarak çift alakasına olumlu katkısı olacaktır. Bundan da değerlisi birlikte deneyebileceğiniz yeni şeyler ilgiyi cansızlık ve monotonluktan koruyacak, olumlu anılar biriktirerek eşler ortasındaki bağı arttırmaya katkı sağlayacaktır. Birlikte yeni yerler ziyaret etmek, bir konsere, sinema-tiyatro yahut söyleşi üzere etkinliklere gitmek, birlikte yürüyüş yahut tercih edilen bir spor aktifliği, dans kursu, yemek kursu üzere eşlerin birlikte yapmak için üzerinde uzlaşabilecekleri çeşitli aktiviteler olabilir. Bağın erken romantik periyodunda yapılan aktiflikleri hatırlamak ve yine yaşama geçirmek, konut dışında buluşup evvelden gidilen yerlere gitmek, yapmaktan hoşlanılan şeyleri tekrar yapmak eşler ortasındaki his ve heyecanı arttırmaya, bağlantıyı yine canlandırmaya katkı sağlar. Birbirini şaşırtacak küçük sürprizler yapmak, örneğin sevdiği sanatkarın konserine yahut izlemek istediği bir oyuna bilet almak, sevdiği restorandan yer ayırtmak üzere şahsî tercihlere nazaran bunlar çeşitlendirilebilir.

Duygusal şeffaflık

İlişkiler, eşlerin dehşet, tasa, hüzün, hasret üzere derindeki hislerini açıkça konuşabildikleri, duygusal şeffaflığın olduğu bir atmosferde gelişir. İnsan fakat kendisini çekinmeden, sakınmadan açabildiği; kendisini dinleyen ve tabir ettiği duygularını-hatta söz etmediği, edemediği şeyleri bile- anlayan; kendisini şartsız bir formda kabul eden bireylere bağlanır. Fikir ayrılıkları ya da tercih farklılıklarından kaynaklanan çatışmalar yaşandığında sizi eleştiren, suçlayan, yaşanan durumun sorumluluğunu büsbütün size yükleyen birine yakın hissedemez ve kendinizi açamazsınız. Sizi anlamadığını düşündüğünüz birini de sizin anlamanız, ona yakın hissetmeniz zorlaşacaktır. Bağlantılar ortak meselelerin ve vazifelerin sorumluluğu paylaşıldığında gelişir ve eşlerden her biri kendi sorumluluğunu üstlendiğinde canlılık artar. ‘Bu kimin hatası?’ bakış açısından sıyrılmak ve hislerin şeffaf bir halde lisana getirilebildiği uzlaşmacı bir diyaloğu geliştirmek gerekir. Aksi takdirde birbirini eleştirme, suçlama, yargılamalar ile tahlilsiz çatışmalar ve güç gayretleri yaşanacak, bunlar olumlu paylaşımların önüne geçtiğinde eşler birbirinden duygusal olarak uzaklaşıp bağ cansızlaşacaktır.

İlgi, ihtimam ve takdir

Eşlerin birbirine gösterdiği ilgi ve ihtimam, hoş kelam ve iltifatlar vakit içinde azalabiliyor. ‘Bu giydiğin sana çok yakışmış’, ‘Çok hoş görünüyorsun’, ‘Seninle birlikte olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum’ üzere kelamlar birinci yıllarda daha çok sarf ediliyor. Uzun süren alakalarda vakit geçtikçe onay ve takdir kelamları azalıyor, evlilikte eşler ortasındaki konuşmaların içeriği daha çok konut ve çocuklarla ilgili çözülmesi gereken sorunlarla sonlu hale gelebiliyor. Bu da alakayı cansız bir hale getiriyor. Uzun iş seyahatinden dönen bir eş hasret ile kucaklaşma ve sıcak bir öpücük beklerken yokluğunda çocukların kelam dinlemediği, musluğun bozulduğu üzere yakınmalarla karşılaştığında ya da aldığı yeni giysiyi giyen, eşinin sevdiği yemekleri yapıp ihtimamlı bir sofra hazırlayarak işten dönen eşini kapıda karşılayan bir bayanın bu gayreti görülmediğinde hayal kırıklığı yaşanması kaçınılmazdır. Bu hisler lisana getirilmeyip bastırıldığında, yok varsayıldığında ise giderek eşler ortasında kopukluğa yol açar. Bir bayan ve bir erkek olarak öncelikle kendi duygusal muhtaçlıklarının farkında olmak, ebeveyn rol sorumluluklarının bu muhtaçlıkları gölgelemesine müsaade vermemek gerekir. Hoş kelam, iltifat, takdir ve teşekkür kelamları, sorun çözme dışında keyifli hususlarda sohbet etmek, baş başa kalınacak vakitler yaratmak, birlikte keyif alınacak aktivitelerde bulunmak eşler ortasındaki bağlılığı, sıcak hisleri, tutku ve romantizmi canlı tutacaktır.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı