Özellikle günün sonuna doğru artan bacak ağrısı ve şişlik sadece yorgunluk belirtisi olmayabilir.
Özellikle günün sonuna doğru artan bacak ağrısı ve şişlik sadece yorgunluk belirtisi olmayabilir. Bu şikayetlerin, toplardamar kapakçıklarındaki bozulmaya bağlı gelişen kronik venöz yetmezliğin ilk sinyalleri olabileceğine dikkat çeken Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Baran Şimşek, kadınlarla daha sık rastlanan bu sorunun hareketsiz yaşam ve obezitenin artmasıyla birlikte gençlerde de arttığını söyledi. Hastalığın ilerlemesini önlemede erken tanı kilit rol oynuyor.
Toplardamarlardaki kapakçık bozukluklarına bağlı gelişen kronik venöz yetmezlik, sadece estetik bir sorun değil, aynı zamanda ciddi bir sağlık tehdidi oluşturabiliyor. Özellikle genç ve ayakta sabit pozisyonda çalışan bireylerde görülme sıklığının arttığını belirten Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Baran Şimşek, “Kronik venöz yetmezlik, venöz kapakçıkların bozulması sonucu kanın bacaklarda göllenmesiyle ortaya çıkan, ilerleyici bir damar hastalığıdır. Bu durum kronik ve ilerleyici olduğu için özellikle çalışan, genç yaş grubunda tedavi edilmediği taktirde ciddi sorunlara yol açabiliyor. Bu yüzden önlenmesi gereken bir hastalık” dedi.
‘KRONİK VENÖZ YETMEZLİK TEDAVİ EDİLMEDİĞİNDE CİDDİ SORUNLARA YOL AÇABİLİR’
Kronik venöz yetmezliğin özellikle genç ve çalışan bireylerde tedavi edilmediğinde ciddi sorunlara yol açabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Şimşek, “Kapakçıkların bozulması sonucu kanın bacaklarda göllenmesiyle ortaya çıkan kronik venöz yetmezlik, ilerleyici bir damar hastalığıdır. Bu durum kronik olduğu için özellikle çalışan, genç yaş grubunda tedavi edilmediğinde ciddi sorunlara yol açabiliyor. Bu yüzden önlenmesi gereken bir hastalık.” Diye konuştu.
GENÇLERDE DE GÖRÜLME SIKLIĞI ARTIYOR
Kadınların östrojen hormonunun etkilerine bağlı olarak toplardamar duvarlarında gevşeme ve genişlemeye daha yatkın olduğunu ve bunun da kadınları daha riskli hale getirdiğini anlatan Doç. Dr. Şimşek, sözlerine şöyle devam etti: “Kadınlarda ayrıca gebelik döneminde bebeğin özellikle 6. Aydan itibaren karın içi ana toplar damarlara yaptığı bası nedeniyle venöz yetmezlik daha sık görülebiliyor. Gebelik sayısı arttıkça venöz yetmezliğin derecesi ve şiddeti de artıyor. Yaş ilerledikçe risk artsa da artık gençlerde, hatta 21 yaş altı bireylerde bile damar gelişim anomalilerine bağlı olarak venöz yetmezliğe rastlayabiliyoruz” dedi.
Doç. Dr. Şimşek, obezite ve hareketsiz yaşam tarzının hastalığın görülme sıklığını artırdığını vurgulayarak, “Özellikle COVID-19 döneminden sonra bu etkileri daha net gördük. Obeziteyi kontrol altına almak, hastalığın seyrini belirgin şekilde değiştiriyor. Obezite cerrahisi geçiren ve sonrasında diyetine, egzersizine dikkat eden hastalarda ilerleme durabiliyor” diye konuştu.
‘İLK BELİRTİLER: AĞRI, DOLGUNLUK HİSSİ VE GECE KRAMPLARI’
Hastaların genellikle bacaklarda ağrı, dolgunluk hissi, gece krampları ve özellikle bacak ve ayaklarda şişlik şikayetleriyle başvurduğunu ifade eden Doç. Dr. Şimşek, “Bu şikayetler sabahları genellikle olmaz ama gün içinde, özellikle ayakta kalma süresi uzadıkça oluşmaya başlar ve artış gösterir. Başlangıçta dinlenmeyle rahatlasa da hastalık ilerledikçe sabahları da devam eden ağrılar ve şişlikler ortaya çıkabilir.”
Hastalığın bazen kas, kemik veya eklem problemleriyle karıştırılabildiğini ve görmezden gelinebildiğini anlatan Doç. Dr. Şimşek, “Tanı; hastanın öyküsü, fizik muayene ve görüntüleme yöntemleriyle netleşir. Özellikle venöz doppler ultrasonografi tetkiki, hastalığın tanısını ve tedavi yöntemlerini belirlememizde en önemli görüntüleme yöntemidir. Tedavi edilmezse ciltte renk değişiklikleri, sertleşme ve yaralar gelişebilir ki bizim amacımız o aşamaya gelmeden hastalığı tedavi edebilmek. Uygun ve doğru zamanda tanı koyulup, tedaviye başlandığında hastalık bu evrelere ilerlemeden durdurulabilir” ifadelerini kullandı.
“VARİS BU HASTALIĞIN SONUCUDUR”
Venöz yetmezlik ve varisin de karıştırılan kavramlar olduğunun altını çizin Doç. Dr. Şimşek, konuya şöyle açıklık getirdi: Kronik venöz yetmezliğin temelinde toplar damarlardaki kaçak ve buna bağlı artmış basınç var. Varisler bu hastalığın sonucu olarak ortaya çıkar diyebiliriz. Varislerde, C0’dan C6’ya kadar giden uluslararası bir evreleme sistemi kullanıyoruz. C0’da hiçbir belirti yokken, C1’de örümcek ağı şeklinde telenjiektazi adını verdiğimiz damarlar, C2’de retiküler ven dediğimiz daha geniş damarlar görülür. C3’te ödem, C4’te cilt değişiklikleri, C5’te iyileşmiş, C6’da ise iyileşmeyen yaralar ortaya çıkar.”
“TEDAVİDE ÖNCELİK KORUYUCU YÖNTEMLERDİR”
Tedavide öncelikle koruyucu yöntemlere başvurulduğunu ifade eden Doç. Dr. Şimşek, “En bilinen yöntem varis çoraplarıdır. Bacaktan yukarıya doğru basınç uygulayarak kanın kalbe dönüşünü kolaylaştırır. Erken evre hastalarda ilerlemeyi önler, şikayetleri azaltır. İkinci aşamada ağızdan alınan ilaçlarla venöz yetmezliğe ikincil gelişen ağrı, şişlik ve kramp gibi bulguları rahatlatabiliyoruz. Aynı zamanda orta ve ileri evre venöz yetmezlikte mutlaka kan sulandırıcı tedavide başlıyoruz. Üçüncü aşamada ise cerrahi tedaviye geçiyoruz. Artık klasik açık cerrahi yerine endovenöz lazer ablasyonu (EVLA) veya radyofrekans ablasyon (RFA) gibi modern yöntemleri kullanıyoruz. Bu işlemlerle kaçak yapan damar kapatılarak hastalık tamamen ortadan kaldırılıyor ve şikayetler azaltılıyor” diye konuştu.
‘ERKEN TANI, OBEZİTEYLE MÜCADELE VE HAREKETLİ YAŞAM ŞART’
Kronik venöz yetmezliğin erken dönemde fark edilip tedaviye başlandığı taktirde kontrol altına alınabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Şimşek, sözlerini şöyle tamamladı: “Cerrahi yöntemler dışında ayrıca Köpük tedavisi (skleroterapi) dediğimiz yöntemi kullanarak, küçük çaplı varislerin içine ince iğnelerle köpük haline getirilmiş ilaç enjekte ediyoruz. Böylece varisler kayboluyor ve görünmez hale geliyor. Hem estetik hem de fonksiyonel olarak hastalara fayda sağlıyor. Sonuç olarak kronik venöz yetmezlik, erken dönemde fark edilip tedaviye başlandığında kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Obeziteyle mücadele, hareketli yaşam, spor yapmak ve düzenli takip bu sürecin en önemli parçalarıdır.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı