Sınav kaygısı, öğrencilerin sınavlara yönelik duydukları endişe ve stresi ifade eder. Bu durum, öğrencilerin performansını olumsuz etkileyebilir ve akademik başarılarını olumsuz yönde etkileyebilir.
Pek çok öğrenci sınav kaygısını özetleyen bu durumu yaşayabiliyor ve aylarca verdiği emeğin karşılığını bu kaygı nedeniyle alamayabiliyor. Uzmanlar, sınav için endişelenmenin yanlış olmadığını ancak kaygının sizi günlük aktivitelerinizi yapamaz hale getirmesi durumunda bir uzman yardımı almanızı öneriyor.
Yeditepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Berke Kırıkkanat, belli düzeyde kaygının motivasyonu artırmasına karşın yoğun kaygının yol açacağı sorunlara dikkat çekerek sınav kaygısıyla başa çıkmanın yollarını anlattı. Belli bir düzeye kadar endişenin, kaygı duygusunun çalışma motivasyonunu tetikleyebilecek bir güce sahip olduğunu anımsatan Doç. Dr. Kırıkkanat, “Ama yoğun kaygıya eşlik eden endişe dediğimiz olumsuz düşünceler ve beklentiler, çocuğun konsantrasyonunun bozulmasına, dikkatinin dağılmasına neden olmaktadır. Ayrıca yoğun kaygının beraberinde yaşanan yoğun duygulanım dediğimiz, kalp çarpıntısı, ellerin titremesi ve benzeri bedensel tepkiler de olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.”
Sınav esnasında kaygı yaşaması durumunda ise Kırıkkanat, şunların yapılmasını önerdi: “Kendine sakinleşmesi için birkaç dakika izin vermesi, diyaframdan nefes alıp vermesi, ‘elimden geleni yapacağım, dünyanın sonu değil, mükemmel olmak zorunda değilim’ gibi kendiyle olumlu bir içsel diyalog gerçekleştirmesi önemli adımlar arasında sayılabilir.”
Sınavı tamamlandıktan hemen sonra ise öğrencinin kendini rahatlatmasını öneren Doç. Dr. Kırıkkanat, şöyle devam etti: “Kendini ödüllendirmesi, arkadaşlarıyla cevaplarını kıyaslamaması ilk etapta kendisine hizmet edebilecek adımlardandır. Sınav sonrasında hatalarına bakıp hangi noktalara eğilmesi gerektiğini belirlemesi ve ona göre bir çalışma planı yapması ise sınav tamamlandıktan ancak belli bir süre sonra yapılması gerekenlerdendir.”
Ebeveynlerin yapabilecekleri konusunda da önerilerde bulunan Berke Kırıkkanat, “Her şeyden önemlisi, ebeveynlerin her durumda ve koşulda çocuklarının yanlarında olduğunu onlara hissettirmeleri oldukça önemlidir. Ebeveynlerin sınava hayati bir anlam yüklemeden, hayatın olağan akışı içerisinde yaşanan süreçlerden biri olduğu mesajını vererek çocuklarına yaklaşmaları sınavın aile içinde bir tehdit unsuru olarak görülmesini engelleyebilir” dedi.